
Description
Ev gotar parçeyeke ji rêze blogan e, ku li ser “ Alîyên Şer û Aştî Yên Di Warê Cinsiyeta Civakî Ya Tirkiyêde” hûr dibe.
Leyla Zana: Kürt Kadın Siyasi Mücadelesinde Bir Öncü
Cuma ÇÎÇEK
“Yaşamın her alanında kadınlar var. Yaşamın yükünü ve acısını taşıyan kadındır. Neden kendisi geleceğini belirlemesin? Neden iradeleri başkaları tarafından belirlensin? Eğer kadınlar buraya gelmese, konuşmayacağım.”[1]
Leyla Zana Diyarbakır’ın Dicle ilçesindeki mitinginde sadece erkekleri görünce, bunları söylemişti. Mitinge gelen erkekler çevreye dağılıp kadınları çağırdılar, daha sonra Zana konuşmasını yaptı.
30 yıl sonra, bugün kürt kadınları siyasi ve toplumsal mücadeleye öncülük ediyorlar. Bugün alanları dolduranların çoğunluğu kadınlar oluşturuyor.
Kürt kadınlarının toplumsal ve siyasi mobilizasyonunu anlamak için Zana’nın hikayesi iyi bir temsiliyet oluşturuyor. Bu mobilizasyon 1990'larda güçlendi ve ulusal davanın sınırlarını aştı. Kışanak’ın deyimiyle, “Başına taktığı yeşil, kırmızı ve sarı kurdele ile Leyla Zana, Kürtçe hitabesiyle siyasallaşan Kürt kadınlarını temsil ediyor.”[2] Zana'nın yaşamı, bir yandan Kürt kimliğinin varlık mücadelesini, diğer yandan kadınların özgürlük mücadelesini simgeliyor.[3] Bugün Kürt Kadın Hareketi (KKH) hem ulusal davanın belirleyici bir parçası hem de sınırları aşan güçlü bir kadın hareketi haline geldi.
Mehdi Zana’nın Etkisi
Her Kürt kadını gibi Zana'nın da çocukluğunda toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve adaletsizliği gündemine girdi. On dört yaşındayken babası onu evlendirdi ve bir yıl sonra çocuğu olan bir çocuk oldu.[4]
Ancak Zana'nın siyasetle ilişkisi evliliğiyle başladı. Daha gelinliği üzerindeyken, polis kapılarına dayanmıştı ve eşini karakola götürmüşlerdi.[5] Mehdi Zana dört yıl sonra hapishaneden çıkmıştı. O 1971’deki siyasi nedenlerden dolayı tutuklanmıştı.
Mehdi Zana Silvan’daki Türkiye İşçi Partisinin kurucularından biriydi. 1967'de Silvan'de ilk Doğu Mitingi yapıldı ve o da öncülerdendi. Ayrıca 1969 yılında Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nın kuruluşunda yer almıştı. Silvan anaakım Kürt siyasetinin ve solun önemli merkezlerinden bir tanesiydi ve günlük yaşamda kürt kimliği ve dili hakimdi. Bu herkes gibi Leyla Zana’yı da etkilemişti.[6]
Mehdi Zana, 1977'de Diyarbakır belediye başkanı olduğunda, Leyla Zana daha fazla siyasetin içine girdi. Ancak, o 1980 darbesinde eşinin tutuklanmasından sonra cezaevi kapılarında, adliye koridorlarında ve cezaevlerinin görüşme salonlarının önünde siyaseti ve devleti tanıdı. Mehdi Zana 1991 yılına kadar hapiste kaldı.
“Bir Kızkardeş: Leyla”
Leyla Zana, tutsak ailelerinin isyanına önderlik ettiği gerekçesiyle ilk kez 1988'de tutuklandı. O, yedi günlük işkenceden sonra tutuklandı ve iki ay hapishanede kaldı.[7] Hapishanelerin kapılarının önünde ve mahkeme koridorlarında yaşananlar, birçok Kürt kadını gibi onun da siyasallaşmasının önünü açtı[8] ve bu onun kocasının gölgesinden kurtulup bağımsız bir kişilik haline gelmesini sağladı. Diyarbakır belediyesi başkanlığına aday olmayı reddetmek sembolik olarak bu değişikliği temsil ediyor. 1989'da farklı siyasi görüşlerden liderler onu aday yapmak istediler. Fakat o, kocasının halifesi olmak istemedi.[9]
Zana ilkokul diploması aldığında genç bir kadın ve iki çocuk annesiydi. Türkçeyi bu yıllarda öğrendi. Orta okulu ve liseyi de dışardan(açıköğretim) bitirdi. Zana, iki çocuk ve yoksullukla cezaevlerinin kapısında geçirdiği yedi yılın ardından İnsan Hakları Derneği'nde (İHD) siyasi ve toplumsal çalışmalara başladı. Bir yıl sonra İHD’deki çalışmalrının yanında Yeni Ülke’de gazeteciliğe başladı. 1991 yılında ilk kadın örgütü olan Vatansever Kadınlar Derneği'ne katıldı.[10] Zana artık halk arasında "Kızkardeş Leyla" olarak biliniyordu.[11]
HEP ve Meclis
1990 yılında Halkın Emek Partisi’nin kurulması Zana için yeni bir dönüm noktası oldu. 1991 seçimlerinde HEP listesindeki tek kadındı ve Diyarbakır'da birinci sırada seçildi. Zana 30 yaşında Türkiye meclisine seçilen ilk Kürt kadın oldu. O zamanlar HEP içinde kadın hareketleri yoktu ve parti merkezinde sadece 2-3 kadın çalışıyordu.[12] Kadınların yanı sıra milli mücadeleye önderlik eden Kürt köylüleri ve yoksullarını da temsil ediyordu. Onun deyimiyle, o aşiretsiz, mülksüz, partisiz bir kadındı.[13]
Zana yemin töreninde Kürt davasının sembolü oldu. Hatip Dicle'nin "Biz bu yazıyı anayasanın baskısı altında okuyoruz" demesinin ardından mecliste büyük bir gürültü koptu. Böyle bir ortamda başında yeşil, kırmızı ve sarı kurdele ile Zana meclis kürsüsüne çıktı ve kırık Türkçesiyle yemin ettikten sonra kürtçe şu sözleri söyledi: "Bu yemini Türk-Kürt kardeşliği için okudum." Bu, bir vekilin meclis kürsüsünde Kürtlerin rengiyle ilk kez Kürtçe konuşmasıydı. Yemin töreni Türkiye siyasetinde deprem etkisi yarattı. Zana da genç bir kadın olarak Kürt dilinin ve kimliğinin direniş sembolü oldu.[14]
1990’lı yıllar Kürt siyaseti için yeni dönemdi. Kürt muhalefeti bir kitle hareketine dönüştü ve Kürt sorununa siyasi çözüm talepleri arttı. Başbakan Süleyman Demirel Diyarbakır'da "Kürt realitesini tanıyoruz" dedi. Bazı dilsel ve kültürel reformlar da yapıldı. Bu yıllarda İstanbul Kürt Enstitüsü ile Mezopotamya Kültür Merkezi açıldı ve kürtçe Welat gazetesi yayına başladı. Bir yandan savaş ve çatışmalar artarken, diğer yandan Kürt itirazının yasallaşması güçleniyordu. Kürt yasal partilerinin kurulması bu dalga üzerinden mümkün oldu. Ayrıca Kürt meselesinin jeopolitik koşullarında da temel bir değişim yaşandı. Körfez Savaşı'ndan sonra Irak Kürtleri de facto bir şekilde özerk bir yönetim kurdular ve Kürt davası uluslararası arenada yankılandı.
Zana 3 Mart 1993’te Hatip Dicle, Orhan Doğan, Ahmet Türk, Mahmut Alınak, Sırr Sakık ile birlikte tutuklandı. HEP'in ardından, halefi Demokrasi Partisi (DEP) de dört ay sonra kapatıldı, milletvekilleri Selim Sadak ve Sedat Yurttaş da tutuklandı.
1990'larda PKK ile Türk ordusu arasındaki savaş ve çatışmalar arttı ve her yıl binlerce insan hayatını kaybetti. Sadece 1994’te 4.105 kişi yaşamı kaybetti.[15] HEP-DEP yöneticileri ve milletvekillerinin içinde olduğu, aktivistler, gazeteciler, aydınlar ve Kürt işadamları öldürülüyordu. Diyarbakır'da Musa Anter, Batman'da Milletvekili Mehmet Sincar sokak ortasında öldürüldüler. Mehmet Sincar'ın yası sırasında Zana'nın kaldığı ev bombalandı.
Zana bir yandan bir aktivist olarak milletvekilliği yaptı, diğer yandan da diplomatik çalışmalarla Kürtlerin uluslararası arenadaki sesi oldu. Avrupa ülkeleri, Amerika ve Kanada diplomatik faaliyetlerin başlıca alanlarıydı. Tutuklandığında Fransa Cumhurbaşkanı eşi Danielle Mitterand'ın temsilcisi Segolene Royal son saatlere kadar yanındaydı. Aynı gün D. Mitterrand ile telefonda da konuşmuştu.[16]
Cezaevinde On Yıl: Uluslararası alanda Kürt Davasının Sembolü
Zana’nın tutuklanması hem Kürtler arasında hem de uluslararası alanda ününü artırdı. Zana cezaevinde de çalışmalarını devam ettirdi. Yazı ve mektuplarıyla Zana, Kürt davasının sesini uluslararası alanda yükseltme çabasını sürdürdü. "Kürtlük için yargılama" başlıklı yazısı Washington Post gazetesinde ve daha sonra başka ülkelerde yayınlandı.[17]Türkiye 1999'da aday ülke olarak kabul edilmeden önce tüm Avrupa devlet başkanlarına bir mektup göndererek, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyeliğinin önünü açmaları için çağrıda bulundu.[18] Serbest bırakılıncaya kadar parlamento başkanlarına ve devletlere veya uluslararası kuruluşlara hitaben yazılan mektuplar gönderdi.[19]
Zana’nın çalışmaları yabancı siyasetçileri ve milletvekillerini aynı zamanda da kurum ve kuruluşları etkiledi. Ulucanlar Cezaevi milletvekillerin, siyasetçilerin ve uluslararası delegasyonların uğrak yeri oldu. Avrupa Konseyi ve AB Türkiye'yi Zana ve arkadaşlarını serbest bırakmaya çağırıyordu. Bu çağrılar Danielle Mitterand, Claduia Roth ve Nobel Barış Ödülü sahibi Şirin Ebadi gibi şahsiyetler tarafından yapılıyordu. Leyla Zana'nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki avukatlarından biri de Fransa'nın eski dış işleri bakanı Roland Dumas'tı.[20]
Zana 1995, 1998 ve 2009 yıllarında üç kez Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi. Ayrıca o, birçok uluslararası ödül aldı.[21] Avrupa Parlamentosu, 1995 yılında ona Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü'nü verdi. Zana, ödülünü serbest bırakıldıktan sonra aldı. Onun konuşmasıyla Avrupa Parlamentosu'nda ilk kez Kürtçe kullanılmaya başlandı.[22] Ayrıca Paris ve Roma belediyeleri onu fahri vatandaş olarak kabul ettiler.[23]
Zana’nın diplomatik çalışmaları iç siyaseti de etkiliyordu ve hem Kürt halkı arasında hem de tüm Türkiye’de daha fazla tanınıyordu. Kürtler arasında da artık Kürt davasının bir sembolü olarak kabul ediliyordu. Diplomatik çalışmalarının yanı sıra Özgür Gündem gazetesinde yayınlanan yazılarıyla siyasi tartışmalara da katılıyordu.
Özgürlük
Zana on yıl sonra serbest bırakıldı. Onun ve diğer milletvekillerinin serbest bırakılması, New York Times, Financial Times, The Guardian, Independent, Le Monde, Le Figaro ve Berliner Zeitung gibi uluslararası azetelerde yer aldı. Independent, Zana’nın serbest bırakılması şu başlıkla yayınladı: "Türkiye, AB Üyeliği için Nobel Ödülü'nün Kürt adayını serbest bıraktı." Le Monde'un manşeti şöyleydi: "Kürt Davasının Sembolik Kişiliği Leyla Zana ve arkadaşları serbest bırakıldı."[24]
DEP'in halefi olan HADEP ile Kürt kadınlarının mobilizasyonu çok güçlendi. Kürt kadınlarının emek ve çabalarıyla, ki Zana bir öncü olarak bu yola çıkmıştı, 2000 yılında kadın kanadı kuruldu ve partide ilk kez %25 kadın kotası kabul edildi.[25] Bu kota daha sonra %35'e çıkarıldı ve 2005 yılında Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) kurulmasıyla eşbaşkanlık sistemine geçildi.[26] 15 yıl içinde Kürt kadınlarının siyasi ve toplumsal alanda mobilizasyonu güçlü ve etkili bir hareket oluşturdu. Parti yanında yerel yönetimlerde de kadınların temsili arttı ve 2014 seçimleriyle birlikte yerel yönetimlerde de eşbaşkanlık sistemine geçildi.[27]
Zana ve arkadaşları serbest bırakıldıktan sonra çok hızlı bir şekilde siyaseta katıldı. Zana bir yandan da diplomatik çabanın içine girdi. Zaten ona ilişkin uluslararası bir ilgi vardı. Özellikle Türkiye'nin AB üyeliğini desteklemeye çalıştı. Öte yandan DTP'nin kurulmasına öncülük etti ve barış için çalıştı.[28] Ancak partinin kurulmasından sonra Zana siyasetten uzaklaştı ve 2007 seçimlerinde aday olmadı. O, Türk sosyal demokratları ile daha geniş bir parti hayal etmişti ama ona göre DTP bir yenilik getirmemişti.[29]
Dönüş ve Sessizlik
Zana 2011 seçimlerinde tekrar meclise girdi. Çalışmaları yine hem içerde hem de dışarda barışa yönelikti. 2011'de barış süreci sona erdikten sonra bütün itirazlara rağmen inisiyatif alarak Başbakan Erdoğanla görüştü.[30] 2013-2015’deki çözüm sürecinde de iç barış için çalıştı. Öcalan ile Barzani arasında arabuluculuk yaptı ve Kürt Ulusal Kongresi'ni yapmaya çalıştı.[31] Çözüm sürecinin bittirilmesinde sonra Zana tekrar sessizliğe gömüldü.
Zana, 2015'te yeniden seçildiğinde, yemin törenine "onurlu ve kalıcı bir barış umuduyla" diyerek başladı ve bu Kürtçe sözlerden sonra yemin ettiğinde "Türk milleti" demek yerine "Türkiye milleti" dedi. Bu nedenle yemini kabul edilmedi. Ancak Zana yemini tekrar okumayı kabul etmedi. Bu nedenle meclis dışında kaldı ve 2018 yılında da milletvekilliği iptal edildi.
Zana bağımsız bir kişilikti ve hem anaakım Kürt hareketiyle (AKH) hem de Kürt kadın hareketiyle (KKH) ilişkisi her zaman mesafeliydi. Bu mesafe daha cezaevindeyken başlamıştı.[32] Serbest bırakıldıktan sonra tekrar siyasete girmek istemiyordu. Öcalan'ın tutuklanmasıyla uluslararası ilgi ilk yıllarda AKH'yi rahatsız etti.[33] Ayrıca çözüm sürecinde Öcalan da onu sert bir şekilde eleştirmişti ve uzun bir uğraştan sonra Zana çalışmalara katılmıştı ancak bunu da Ulusal Kongre ile sınırlandırmıştı.[34] Bu mesafe ve özerklik, barış sürecinin sona ermesinden sonra da devam etti.[35]
Son Söz
Zana çoğu Kürt kadını gibi toplumsal ve ulusal davanın dalgaları içinde politikleşti. O, eskilerden ve diğerlerinden farklı bir yol açtı ve KKH'nin oluşumunun ve güçlenmesinin öncülerinden biri oldu. Onun öncülüğü esas olarak rol modeli olmasından kaynaklıyor. Temsillerinin yanı sıra eğitimsiz, köylü ve yoksul Kürt kadınlarına hem ulusal davanın yükünü kaldıran hem de toplumsal baskıya karşı eşitlik ve özgürlük talep eden bir rol model oldu.
Onun Kürt meselesini uluslararasılaştırma çabaları da rol-modelini güçlendirdi. Bunlarla birlikte, Kürt sorununa siyasi çözüm yolunu açan 1990'ların bağlamı, liderliğini kolaylaştırdı. AKH'nin kitleselleştirilmesinde ve Kürt kadınlarının seferber edilmesinde Zana'nın büyük rolü oldu. Özellikle binlerce Kürt kadını onun etkisiyle ulusal ve toplumsal seferberliğe katıldı.
Zana, 1991'de meclisteki tek Kürt kadındı. Ancak bugün KKH ulusal dava sınırlarını aşarak hem Türkiye'de hem de yurt dışında kolektif/kurumsal bir rol model haline gelmiştir.
[1]Jêrenot
Faruk Bildirici, Yemin Gecesi: Leyla Zana’nın Yaşam Öyküsü (İstanbul: Doğan Kitap, 2008), 107.
[2] Gültan Kışanak, Kürt Siyasetinin Mor Rengi (Ankara: Dipnot Yayınları, 2018), 19.
[3] Arzu Yılmaz, “Siyaset ve Kadın Kimliği: Leyla Zana” (Ankara Üniversitesi, 2006), 1; Handan Çağlayan, “Leyla Zana: Bir Gün, Bir Dil, Bir Tarih,” Biamag Cumartesi, December 16, 2014, https://m.bianet.org/biamag/siyaset/160802-leyla-zana-bir-gun-bir-dil-bir-tarih.
[4] Yılmaz, “Siyaset ve Kadın Kimliği: Leyla Zana,” 11–12.
[5] Bildirici, Yemin Gecesi: Leyla Zana’nın Yaşam Öyküsü, 37–38.
[6] Yılmaz, “Siyaset ve Kadın Kimliği: Leyla Zana,” 12–13.
[7] Bildirici, Yemin Gecesi: Leyla Zana’nın Yaşam Öyküsü, 79–81.
[8] Yılmaz, “Siyaset ve Kadın Kimliği: Leyla Zana,” 14.
[9] Bildirici, Yemin Gecesi: Leyla Zana’nın Yaşam Öyküsü, 83–84.
[10] Rojda Yıldız, “Legal Kürt Siyasetinin İki ‘Yemini’ (1991-2015) Arasında Bir Kürt Kadın; Leyla Zana,” Kürt Araştırmaları Dergisi, 2020, https://www.kurdarastirmalari.com/yazi-detay-oku-61.
[11] Kışanak, Kürt Siyasetinin Mor Rengi, 19.
[12] Kışanak, 19–20.
[13] Yılmaz, “Siyaset ve Kadın Kimliği: Leyla Zana,” 59.
[14] Yemin töreni için bir dokumantasyon bkz.: https://www.youtube.com/watch?v=uGY99RAQ1ns.
[15] Uppsala Universitet, “Turkey: Kurdistan,” Uppsala Conflict Data Program, September 30, 2021, https://ucdp.uu.se/conflict/354.
[16] Bildirici, Yemin Gecesi: Leyla Zana’nın Yaşam Öyküsü, 123–201.
[17] Cüneyt Arcayürek, Çankaya Muhalefeti (Ankara: Bilgi Yayınevi, 2002), 80.
[18] Bildirici, Yemin Gecesi: Leyla Zana’nın Yaşam Öyküsü, 264–66.
[19] Bildirici, 395–430.
[20] Bildirici, 236–37.
[21] T24, “Leyla Zana Ikinci Kez Nobel’e Aday Gösterildi,” T24, January 19, 2009, https://t24.com.tr/haber/leyla-zana-ikinci-kez-nobele-aday-gosterildi,25328.
[22] Evresnel, “Zana’dan Kardeşlik Çağrısı,” Evrensel, October 14, 2004, https://www.evrensel.net/haber/155261/zana-dan-kardeslik-cagrisi.
[23] Aljazeera Turk, “Portre: Leyla Zana,” Aljazeera Turk, May 8, 2014, http://www.aljazeera.com.tr/portre/portre-leyla-zana.
[24] NTV/MSNBC, “DEP’lilerin Tahliyesi Batı Basınında,” NTV/MSNBC, June 10, 2004, http://arsiv.ntv.com.tr/news/273608.asp.
[25] Kışanak, Kürt Siyasetinin Mor Rengi, 20–22.
[26] Handan Çağlayan, Analar, Yoldaşlar, Tanrıçalar: Kürt Kadın Hareketinde Kadınlar ve Kadın Kimliğinin Oluşumu, 3rd ed. (İstanbul: İletişim Yayınları, 2012); Kışanak, Kürt Siyasetinin Mor Rengi, 17–61.
[27] HDP Kadın Meclisi, Eşit Temsiliyet ve Eşit Katılım Için Eşbaşkanlık (Ankara: Halkların Demokratik Partisi, 2020), 20, https://hdp.org.tr/tr/esbaskanlik-dosyasi/14386/.
[28] Gonca Şenay, “1991’den Bugüne: Leyla Zana,” Al Jazeera Turk, June 25, 2015, http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/1991den-bugune-leyla-zana.
[29] Bildirici, Yemin Gecesi: Leyla Zana’nın Yaşam Öyküsü, 330–40.
[30] HaberTurk, “Başbakanlık’ta 1.5 Saatlik Görüşme,” HaberTurk, June 30, 2012, https://www.haberturk.com/gundem/haber/755263-basbakanlikta-15-saatlik-gorusme.
[31] Abdullah Öcalan, Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa (İmralı Notları) (Düsseldorf: Weşanen Mezopotamya, 2015).
[32] Yılmaz, “Siyaset ve Kadın Kimliği: Leyla Zana,” 32–35.
[33] Bildirici, Yemin Gecesi: Leyla Zana’nın Yaşam Öyküsü, 292–94.
[34] Öcalan, Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa (İmralı Notları).
[35] Milliyet, “Demirtaş’tan Leyla Zana Açıklaması,” Milliyet, January 22, 2016, https://www.milliyet.com.tr/siyaset/demirtastan-leyla-zana-aciklamasi-2182862.
*Finanziert von der Rosa-Luxemburg-Stiftung mit Mitteln des Bundesministerium für wirtschaftliche Zusammenarbeit und Entwicklung der Bundesrepublik Deutschland. Diese Veröffentlichung kann von anderen kostenlos genutzt werden, solange auf die originale Publikation verwiesen wird. Der Inhalt dieser Veröffentlichung ist die Verantwortung von Off-University.Organisation für den Frieden e.V. und gibt nicht notwendigerweise eine Position von RLS wieder.